|
Post by tc_brown on Feb 5, 2006 10:26:15 GMT -2
Metafiziksel Topic açiorum Hayalet Resimleri ve Hikayeleri ve basinizdan geçen vg örnekler
|
|
|
Post by tc_brown on Feb 5, 2006 10:28:15 GMT -2
|
|
|
Post by tc_brown on Feb 5, 2006 10:32:19 GMT -2
Boðulan bir adam üç kere batýp çýkar;
Boðulan bir insanýn ölmeden önce üç kere su üstüne çýktýðý iddia edilir. Bu gerçek deðildir. Suda paniðe kapýlan bir insan batýp çýkar ve her seferinde çiðerlerine su girer. Bunun sayýsý belli deðildir ve sonunda boðulmaktan ölür.
Ölen bir insan tüm yaþamýný bir film þeridi gibi görür; Þairleri ve roman yazarlarýný bir insanýn ölmeden önce yaþamlarýný bir film þeridi gibi önlerinde gördükleri fikrini yaydýklarý için ayýplanak gerekir. Bunu onaylayabilmek için hiç kimse mezardan daha geri dönmedi ama bir sürü kiþi ölüm sandýklarý þeyden son anda geriye döndüler ve onlar kesinlikle bu fikre karþý çýkýyorlar ve zaten ölmemiþlerdi.
Kýllý erkekler daha güçlüdür;
Delilah saçlarýný kestiði an Samson bütün gücünü kaybetmiþti. Bu çok güzel bir hikayedir ve bu yüzden bir erkeðin gücünün ve mertliðinin kýllarýyla ilgisi olduðuna inanýlýyor. Bu bir efsaneden baþka birþey deðil. Vücuttan ayrýldýktan sonra kýllar ölüdür, bunun sahibinin gücünle hiç bir ilgisi olamaz. Saçýn ve kelliðin soya çekimle, hormonlarla ve yaþla ilgisi vardýr. 20 erkekten birinin saçlarý yirmibirinci doðumgününden önce azalmaya baþlar. 6 erkekten biri eninde sonunda kel olacaktýr. Bu olay, soya baðlýdýr ve güçle hiçbir ilgisi yoktur.
Hipnoz edilebilen insanlar zayýf karakterlidirler;
Zayýf ve uysal insanlar en zor hipnoz edilebilen kiþilerdir. En uygun kiþiler düþüncelerini bir noktaya tamamýyla verebilen zeki insanlardýr. Bunu yapabilenler zaten akýllýdýrlar. Baþka yanlýþ bir düþünce insanlarýn istemeden hipnoz edilebilmeleridir. Ýsteksiz ve yardýmsýz hipnoz olmaz. Bir insaný hipnoz altýnda normal hayatýnda yapmýyacaðý þeylere zorlamak veya karakterine aykýrý olan þeyleri yaptýrmak da olanaksýzdýr.
|
|
|
Post by tc_brown on Feb 5, 2006 10:32:37 GMT -2
Develer hörgüçlerinde su taþýrlar;
Devenin hörgücünde yað vardýr ve bu yað onu yemek bulamadýðý zamanlarda bir hafta ile on gün arasý idare edebilir. Tabii ki bu yaðý hazmedebilmesi için belirli bir miktarda su üretir ama bunu hörgüçlerinde depolamaz.
Oklu kirpiler,dikenleri ile ateþ ederler; Bir koruma mekanizmasý olarak oklu kirpinin dikenleri çok iþe yarar. Caydýrma etkisi dýþýnda dikenlerde pislik ve mikrop vardýr ve ciddi enfeksyonlara yol açabilir. Dikenlerin tüylü olmalarý yaralananlarýn onlarý çýkartmasýný daha da zorlaþtýrýr. Ama oklu kirpide dikenleriyle ateþ edebilen bir sistem yoktur. Yine de bir oklu kirpinin 18.000´den fazla dikeni vardýr. Bunlarý çýkartýnca çok tehlikeli olabilir.
Paslý bir çivi tetanosa neden olur;
"Lockjaw" ya da tetanos "Clostridium tetani" adlý bir mikroptan ortaya çýkan bir enfeksyon hastalýðýdýr. Bir paslý çiviyle oluþmuþ olan bir yara tetanosa neden olamaz çünkü ne maden ne de çivi zehirli deðildirler. Ama pis bir çivi tetanos üreten bir organizma ile kirlendiyse çok tehlikeli olabilir. Bu bilhassa bahçe için kullanýlan aletlerde geçerlidir çünkü onlar bu organizmayý topraktan kapabilirler.
|
|
|
Post by tc_brown on Feb 5, 2006 10:33:24 GMT -2
Goriller vahþi hayvanlardýr;
Gorillerin vahþi olduklarý inancý görünüþlerinden kaynaklanýyar. Bu inanç 19. yüzyýlda baþlatýldý ve hikayelerde devam ettirildi. Görünümlerine karþýn ova ve dað gorilleri sakin ve barýþsever hayvanlardýr. Amerikalý bilim adamý George Schaller aylarca gorilleri izledi. Anlatýklarýna göre hayvanlar çok çekingendiler ve bir insanla karþýlaþtýklarý an genelde kaçýyorlardý. Çocuklarýný koruma amacýyla insanlarý ýsýrdýklarý doðrudur ama gorilin insaný ezerek öldürdüðü daha görülmemiþtir. 1933 yýlýnda çevirilmiþ olan "King Kong" adlý film gorillerin vahþi olduðu efsanesine katkýda bulundu.
Kuðular ölmeden önce þarký söylerler;
Normalde sesleri çýkmayan kuðularýn ölmeden önce þarký söyledikleri bilhassa þairler tarafýndan çok sevilen bir söylentidir. Eski Yunanlýlar kuðularýn Apollon´un yaratýklarý olduklarýna inanýyorlardý ve Apollon müziðin tanrýsýydý. Plato´nun "Phaedo" sunda, Sokrates kuðularýn üzüntüden veya mutsuzluktan þarký söylemediklerini, bunu Apollo´dan esinlendikleri için yaptýklarýný söylüyor. Ýzlanda´daki ýslýk çalan kuðu, müziðe benzeyen belirli sesler çýkarabiliyor ama bunu öbür kuðu türleri yapamýyorlar. Ama Ýzlanda kuðusunun bu sesi çýkarmasýnýn ölümle hiç bir ilgisi yok. Kuzey Yarýküre´deki kuðular sinirlenince veye yavrularýný koruyunca bir ses çýkarabiliyorler ama bu genelde saldýracaðýna ait bir belirti. Seslerinin olmadýðý zaten isimlerinden bellidir, çünkü onlara genelde "sessiz kuðular" denir.
Fareler peyniri her þeyden çok severler;
Kemiren hayvanlarý araþtýran deneylerde bir fareyi yakalamak için peynirin en iyi yem olmadýðý anlaþýldý. Amerikalý bir fare yok edicisi olan Edward Batzner genelde limonlu tatlýlar kullanýyor. Bu ona iki avantaj saðlýyor; ilki limon yapýþtýrýcý bir madde olduðu için fareyi tutuyor, ikincisi de tatlý olmasý. Tatlý, bir fare için peynirden daha iyi bir yem. Böyle genellemeleri baþka hayvanlara yapmak da saçma. Örneðin köpeklerin en çok et sevdikleri, ya da bütün kedilerin balýk yemeleri gibi. Herhangi bir yaratýðýn tercih ettiði þeyler büyüdüðü ve alýþtýðý þeylerdir.
Develer hörgüçlerinde su taþýrlar;
Devenin hörgücünde yað vardýr ve bu yað onu yemek bulamadýðý zamanlarda bir hafta ile on gün arasý idare edebilir. Tabii ki bu yaðý hazmedebilmesi için belirli bir miktarda su üretir ama bunu hörgüçlerinde depolamaz.
|
|
|
Post by tc_brown on Feb 5, 2006 10:34:14 GMT -2
Yýlanlar avlarýný hipnoz ederler ve müzik ile oynatýlabilirler;
Bazý hayvanlarýn yýlan gördükleri an korktuklarý veya donup kalmalarýna raðmen zoologlar hipnoz edemediklerinden eminler. Belki bu saçmalýðý baþlatan yýlanlarýn kur dansý olmuþtur. Bu dansta yýlanlar ritme göre vücutlarýný bir taraftan öbür tarafa sallýyorlar. Öbür yandan yýlan oynatmak gerçekten bir tür hipnozdur ama burada yýlan hipnoz edilir. Yýlanlar çok az duyabiliyorlar ve böylece sadece çok düþük frekansdaki sesleri sezebiliyorlar. Bu nedenle oynatanýn flütüne göre hareket etmeleri pek inandýrýcý deðildir. Hindistanlý yýlan oynatanlarýn genelde kullandýklarý Kobralar oynatanýn ayak hareketlerine, sopa ile sepete vurmalarýna veya vücudunun ya da flütün sallanmasýna göre hareket ediyorlar. Birmanyalý yýlan oynatýcýlarý ise genelde ritme göre sallanma hareketleri yapýyorlar ve böylece yýlanlar onlarý benzer hareketlerle taklit ediyorlar. Yýlanýn sallanmasý sadece fiziksel bir olay. Onu vücudunun üst kýsmýný yerden yükseltebilmek için yapýyor. Sallanmayý kestiði an yere düþüyor.
Fareler batan gemileri önce terk ederler;
Fareler batan gemileri terk etmezler, ama yaþadýklarý yer su ile dolduðu an orayý terk ederler. Batan bir gemiden sürü halinde kaçan fareler belki denizcilerde bu kuþkuyu uyandýrmýþtýr veya belki gerçekten fareler insanlara nazaran doðal sarsýntýlarýna veya sýva deðiþikliklerine karþý daha duyarlýdýrlar. Belki bu nedenle farelerin yýkýlmak üzeri olan evleri terk etmeleri inancýnda biraz da gerçek payý olabilir.
Devekuþlarý kafalarýný kuma gömerler;
Devekuþlarý hakkýndaki en büyük söylenti düþmanlarý tarafýndan görülmemeleri için kafalarýný kuma gömmeleridir. Uzmanlar bunun tamamiyle bir efsane olduðunu söylüyorlar. Güney Afrika´da sadece tüyleri için devekuþu yetiþtirilen çiftlikte yaþamýþ olan, Allan Pocock 80 sene boyunca, hiç böyle bir olay görmedi. Kafasýný kuma gömmeye hiç bir deve kuþu teþebbüs bile etmemiþti. Devekuþlarý belirli sesler duyabilmek için kafalarýný yere doðru indiriyorlar ya da bazen boyun kaslarýný rahatlatmak istiyorlar. Çalýlarýn aralarýna kafalarýný soktuklarý da görülmüþtür ama hiç bir zaman kuma sokmazlar. Çünkü bunu yaparlarsa boðulurlar.
|
|
|
Post by tc_brown on Feb 5, 2006 10:35:38 GMT -2
CIA Dosyasý
Sonuçlar 80.000 Sayfa Tutuyor Temmuz 1995´de CIA sýnýflandýrýlmamýþ belge olarak tanýmladýðý 270 sayfalýk bir deney raporunu resmen yayýnladý. Uygulanan programlara; "Grill Flame-Izgara Alevi", "Sunstreak-Güneþýþýný", "Center Lane-Dar merkezi yol" ve "Stargate-Yýldýzkapýsý" gibi isimler verilmiþti. Her ne kadar Puthoff and Targ´ýn çalýþmalarý zaman zaman basýnýn dikkatini çekmiþ ise, etki fazla deðildi çünkü küçük bütçelerle çalýþýlmasý nedeniyle olay önemsenmemiþti. Ama 1986-1995 arasýnda May´ýn yürüttüðü büyük bütçeli çalýþmalar yeterince dikkat çekti. Puthoff-Targ ekibinin inþa ettiði temelin üzerine çok yoðun bir çalýþma oluþturan ve sayýsýz yeni deneylere yönelen May´ýn ekibi uygun deðiþkenleri tanýmlamaya çalýþarak, uzay ve zamana baðýmlýlýðý keþfetmeye uðraþtýlar. Buna karþýn bazý medyatik kaynaklar, yapýlan çalýþmalarda elde edilen sonuçlarýn toplanarak, "Scientific Oversight Committee" yani "Bilimsel Algýötesi Komitesi" tarafýndan denetlendiðini ve geliþtirildiðini yazdýlar. Komite´de Nobel Ödüllü uzmanlar, emekli generaller, uluslararasý üne sahip istatistikçiler, psikologlar, nöroþirürji uzmanlarý ve astronomlar bulunuyordu. Tahminlere göre programýn sonuçlarý 80.000 sayfalýk bir döküman paketini oluþturuyordu.
|
|
|
Post by revolter00 on Feb 5, 2006 10:46:09 GMT -2
benim ruhumu seytana satark yaptiim anlaşmada seytani gormem metafizikmi yoxa hipermetafizikmi?
|
|
|
Post by tc_brown on Feb 5, 2006 16:58:57 GMT -2
uzmana danýþ ama istersen bi anket yapalým halk nediyo
|
|
|
Post by revolter00 on Feb 7, 2006 12:06:47 GMT -2
yapalim tabi
|
|
|
Post by tc_brown on Feb 7, 2006 14:35:52 GMT -2
az sonra
|
|